top of page
Yazarın fotoğrafıTuba Atalay Kocabıyık

ÜSLUBUN ÖNEMİ


Her insanın ailesi, yaşadığı ortam, yetişmiş olduğu kültür, becerileri, karakteristik özellikleri, duyguları,düşünceleri vb gibi birçok yönü birbirinden farklıdır. Ancak, her insanda ortak bir özellik vardır ki, o da, sosyal bir varlık olmanın getirdiği iletişim kurma ihtiyacı. İletişim kurabilmenin en önemli unsuru da doğru üsluptur. Çünkü iletişim için ne söylediğimiz dışında, nasıl söylediğimiz yani üslubumuz da son derece önemlidir. İletişim kurabilme becerisini insandan insana farklılaştıran da doğru üsluptur.


Üslup nedir?


Üslubun sözlük anlamı anlatma,oluş,deyiş veya yapış biçimidir. (bkz.TDK)

Sözlük anlamından da anlaşılacağı gibi üslup, başkalarına karşı kendimizi ifade etme, anlatma şeklimizdir. Yani çok kısa ve net ifadeyle üslup kendimizizdir. Biz neysek, üslubumuz da odur.

İletişim doğduğumuz anda başlar, ölümle birlikte son bulur. Bu da demektir ki hayatımızın her anında, birileriyle iletişim kurmak durumunda kalırız. İyi bir iletişim becerisine sahip olmak , hayatta ne yaparsak yapalım başarımızı etkileyecek bir beceridir. Doğru üslup ise, bu beceriyi artıracak ya da azaltacak kadar güçlü bir etkiye sahiptir.


Üslup bir sunumdur. Tıpkı iyi bir yemeğin plastik tabakta sunumu ile, şık bir porselen tabakta sunumu kişinin algısında nasıl fark yaratıyorsa, karşımızdaki kişilere anlatmak istediklerimizle ilgili de üslubumuz fark yaratır. Yaptığımız işi ne kadar iyi yaparsak yapalım, o işi sunarken doğru üslubu kullanmazsak, yeteri kadar iyi bir başarı elde edemeyiz. Örneğin; her yönüyle mükemmel bir bitirme tezi hazırlayan bir öğrencinin , o tezi sunarken takındığı tavır, anlatım şekli bitirme puanını da etkileyecektir.


Birçoğumuz hayatında en az bir defa şu sözleri söylemiştir. “Ama ben onu demek istemedim ki”, “Benim söylemek istediğim o değildi.” Peki ne demek istedik? Neyi söylemeye çalıştık da söyleyemedik? Neden söylemek istediğimizle söylediklerimiz farklı oldu? İşte tüm bunların sebebi üslubumuzdur. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymadan konuşmamızdır.

Geçenlerde sosyal medyada gördüğüm bir öneri çok dikkatimi çekti ve çok da doğru geldi. “Çocuklara okullarda üslup dersi verilmeli”diyordu. Bu öneriye yüzde yüz katılıyorum. Çünkü üslup hayatımızın her anında karşımıza çıkacak bir unsurdur. Okul hayatımızda başarımızı etkiler, aile ve arkadaş ilişkilerini etkiler, iş hayatına atılmak için geçeceğimiz mülakat süreçlerinde başarımızı etkiler, kariyer yolumuzu etkiler vs. Dolayısıyla bu kadar önemli bir unsurun ders olarak verilmesi kesinlikle çok doğru bir karar olacaktır.

Doğrular ve yanlışlar yoktur. Sadece yorumlar vardır.

Nietzsche

Peki doğru üslubu nasıl buluruz?


  • Üslubu etkileyen en önemli faktörlerden biri medyadır. Özellikle genç kesimi etkisi altına alan olumsuz medya kültürü nedeniyle , aynı şekilde konuşan, sanki aynı kalıptan çıkmış gibi birçok genci çevremizde görebilmekteyiz. Doğru üslup için öncelikle kendimiz olmak zorundayız. Herşeyimizin kendimize özgü olması, kendi kişiliğimizi yansıtması gerekir. Unutulmaması gereken şudur: Taklitler sadece aslını yaşatır.

  • Üslup konusunda bir diğer önemli unsur, düşünerek konuşmaktır. Birçok insanın, konuşurken nasıl düşünelim? Duraksayarak mı konuşalım? Böyle birşey mümkün değil dediğini duyar gibiyim. Ancak buradaki düşünme elbette ki dakikalarca sessiz kalacak bir düşünme değildir. Buradaki düşünme ağzından çıkanı kulağının duyması, ağzına geleni olduğu gibi söylememektir. İyi konuşmak, bilerek, bilinçli ve aynı zamanda pozitif konuşmaktır.

  • İyi bir üslubun temelinde tatlı dil yatar. Unutmamak gerekir ki tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Karşımızdaki insana pozitif bir üslupla yaklaşırsak pozitif bir geri dönüş alırız. Ancak negatif yaklaşırsak, iletişim baştan kopar. Burada tatlı dilden anlaşılanın yapmacıklık ya da şirinlik olmadığını belirtmek isterim. Burada ki tatlı dil, saygı çerçevesinde, emir kipi kullanmadan, önce aktif bir dinleyici olarak, sonra da karşımızdaki insanın düşüncelerine saygı duyarak cevap vereceğimiz bir üslupla konuşmaktır.

  • İyi bir üslubun en büyük düşmanı, her söylenene cevap verme yarışında olmaktır. Kişiler birbirleriyle iletişim kurarken, birbirlerine karşı cevap verme yarışında olmamalı, her söylenene karşılık vermek zorunluluğu hissetmemelidirler. Bu duygu ve düşünceyle kurulan iletişimlerde hem üslup, hem de iletişim son derece sağlıksız olacaktır.

  • Üslubun çeşitleri olmalıdır. Yani herkesle aynı üslupla iletişim kuramayız. Kurumsal hayatımızdaki üslubumuz farklı, sosyal hayatımızdaki farklı olmalıdır. Ya da anne ve babaya karşı kullanacağımız üslupla, yaşıtımız olan en yakın arkadaşımıza olan üslubumuz aynı olmamalıdır. Ancak hepsinin ortak özelliği şu olmalıdır “saygı”. Karşımızdaki arkadaşımızda olsa, yöneticimizde olsa, annemiz babamızda olsa ilk önce saygı olmalıdır.

Üslup doğru olmazsa, düşünceler ne kadar doğru olursa olsunlar kabul görmezler.

  • Bir diğer önemli unsur, üslubun gelenek göreneklerle, nereli olup olmadığınla ya da cinsiyetle hiçbir alakası yoktur. Bu alakayı kurmak bahaneden başka birşey değildir. “Dolayısıyla erkek adam öyle konuşmaz.”, “Bizim oralarda bu tarzda konuşanlarla dalga geçerler”vs tarzı söylemler tamamen iletişim problemini örtbas etmektir. Saygılı olmanın, insanlara tatlı dille yaklaşmanın, insanların kalbine dokunmanın kimseye zararı olmaz.

  • Üslubun kişinin sahip olduğu ünvanlarla da bir alakası yoktur. Yani üst düzey bir yönetici olmak demek, çalışanlarına karşı istediğin tarzda konuşma hakkı vermez. Hangi ünvanda olursak olalım ve ne anlatmak istiyorsak isteyelim, saygı çerçevesinde anlatmak zorundayız. Yapılan bir yanlış nedeniyle, karşımızdaki kişiyi uyarmamız gerekse bile, bu uyarı saygı sınırları dahilinde olmalıdır. Unutmayalım ki ünvan almak demek, başkalarının kişilik haklarını zedelemek demek değildir.

Son olarak, hayatımızda mutlu ve sağlıklı ilişkiler kurmak istiyorsak, iletişim kazalarına engel olmamız gerekir. İletişim kazalarının çözümü de doğru üsluptan geçer.

Unutmamak gerekir ki;

Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.

Şadi Şirazi


Comments


bottom of page