ATALETE KAPILMAK
- Tuba Atalay Kocabıyık

 - 26 Eki
 - 3 dakikada okunur
 

‘‘Kısıtlı bir zamanımız yok, sadece çoğunu boşa harcıyoruz.’’
Seneca
Ataletin kelime anlamı eylemsizliktir. Daha geniş olarak bakacak olursak; kişinin harekete geçmesi gerektiğini, harekete geçerse neler kazanacağını, geçmezse nelerden mahrum olacağını bilmesine rağmen harekete geçmemesi durumudur.
Hepimizin hayatında yapmak isteyip de yapmadığımız , yapmamız gerektiğini bilmemize rağmen yapmadığımız, ertelediğimiz, sonra yaparım dediğimiz ya da hiç başlayamadığımız işler mutlaka olmuştur. Örnek olarak; sağlıklı yaşam için spor yapmanın farkındalığına sahip olmamıza rağmen türlü bahanelerle spora başlayamamamız, okumanın önemini bilmemize rağmen bir türlü kitap okumaya vakit ayıramamamız ya da öğrenciyken sınavlara hazırlanmayı hep son güne bırakmamız verilebilir.
İşte hepimizin hayatında zaman zaman da olsa yer alan, bu veya benzeri örneklerle karşımıza çıkan ruh hali ATALET’tir. Ataleti oluşturan en temel etmen ise; erteleme alışkanlığıdır. Çünkü yapmamız gereken işleri erteledikçe, o işler bir süre sonra bir yığına, yığınlar da bir süre sonra bekleyen işler dağına dönüşür. Bu dağ karşısında da artık hareket etme korkusu, eylemsizlik yani atalet başlar. Oysa unutmamak gerekir ki; nice yüksek dağların tepesine çıkmış dağcılar vardır.
Ataleti oluşturan bir diğer önemli etmen ise alışkanlıklardır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, insan hayatı alışkanlıklardan oluşur ve bu alışkanlıklardan kolay kolay vazgeçmek mümkün değildir. Bir diğer deyişle alışkanlıklarımız sonucu oluşan konfor alanından çıkmak zordur. Örneğin; çağımızın en büyük alışkanlığı cep telefonudur. Hepimizin çevresinde cep telefonuyla vakit geçirmeyi, farklı aktiviteler yapmaya tercih eden, ailecek çıkılan bir yemekte cep telefonuyla ilgilenmeyi, sohbet etmeye tercih eden birçok insan vardır. Hatta belki de biz de bu insanlardan birisiyizdir.
Korkularımız da ataleti yaratır. Yenilikler nedeniyle başımıza geleceklerden korkmak ertelememize, ertelememiz ise belirli bir süre sonra eyleme geçmememize sebep olur.
Hedefi olmayan insan harekete geçmez. Bu nedenle hedefsizlik de ataleti doğurur. Sanatla ilgili bir hobi edinmek istiyoruz ama bir hedef belirlemeden, sadece “ben sanatsal bir şeyler yapmak istiyorum” diyoruz. Burada sanat çok genel bir kavramdır. Oysa resim, heykel gibi tek bir alan seçip, o alana ilişkin bir hedef belirlersek, belirlediğimiz hedef sadece o alana yönelmemizi sağlayacak ve adım atmayı kolaylaştıracaktır.
Günümüz dünyası yani dijital dünya, atalete sebep olacak birçok uyarıcıya sahiptir. Dijital dünyanın yarattığı uygulamalar sayesinde oturduğumuz yerden yemek söylemek, kıyafet alışverişi yapmak, ev alışverişi yapmak, dostlarımızla iletişimi bu şekilde sağlamak ne yazık ki alışkanlığa ve zamanla da atalete dönüşmüş durumdadır. Belki de bir çoğumuz alışveriş merkezlerinin kalabalığına girmek yerine, oturduğumuz yerden kıyafetlerimizi, ayakkabılarımızı alıp evde denemeyi, eğer bedeni uymazsa değiştirmeyi tercih ediyoruz. Hal böyle olunca da oturduğumuz yerde kalmaya ve başka şeyleri ertelemeye başlıyoruz.
Tüm bu örnekleri düşündüğünüzde sizce de Seneca’nın sözüne hak vermek gerekmiyor mu? Sorunu zamanda değil de kendimizde arasak, belki de bir şeylerin değişmesine sebep olabiliriz.
ATALETE KARŞI NE YAPMALIYIZ?
1. Ataletten kurtulmanın ilk adımı farkındalığımızı arttırmaktır. Yani Seneca’nın sözünden hareketle zamanımızı boşa harcadığımızın bilincine varmak ve bu bilinçle yapmak istediklerimizi hayata geçireceğimiz şekilde zamanımızı planlamaktır.
2. İkinci adım ise, ne yapıyorsak yapalım ciddiyetle, başından ucuna kadar planlı ve programlı bir şekilde yapmaktır. Yaptığımız işe önem vermemiz, ertelemeyi engelleyecek ve dolayısıyla atalete engel olacaktır.
3. Bir diğer adım duygularımızdır. Duygularımızı anlamaya çalışmak ataleti yenmek için önemlidir. Bu nedenle; yapmadığımız, ertelediğimiz, kaçtığımız işleri bir kağıda yazmak, ardından da; bu işleri yapmama sebeplerimizi ve bunların çözümlerini yazmak farkındalığımızı artıracaktır.
4. Aynı zamanda bu işleri yaparsak bize sağlayacağı kazançları ve yapmadığımızda kaybedeceklerini yazmak da farkındalığımızı arttıracaktır.
5. Ataletin sebebi belki de hayatımızda bazı değişikliklere ihtiyacımız olmasıdır. Bu nedenle, yaşadığımız mekanla ilgili bize iyi geleceğini düşündüğümüz küçük değişikliklerle işe başlanılabilir.
6. Bize ilham verecek kişileri izlemek, dinlemek, bu kişiler çevremizdeyse onlarla sohbet etmek harekete geçmemize ve ataletten kurtulmamıza çözüm olabilir.
7. Ataletin sebeplerinden biri için amaçsızlık demiştik. Kapasitemize uygun doğru bir amaç belirlemek, o amaca ulaşmamızı sağlar ve ataletten kurtulmamızı sağlar.
8. İşlerimizi yaparken hemen mükemmellik beklememek gerekir. Çünkü mükemmeliyetçilik atalete sebep olur. Mükemmel yapamadığımız için hiç yapmamaktansa, yapmak ve yavaş yavaş mükemmel hale getirmeye çalışmak en güzelidir.
9. İşlerimizi yaparken başka kimselerle kendimizi kıyaslamamamız gerekir. Çünkü kıyaslama başladığında atalet başlar. “Kimse yapamamış ben nasıl yapayım” şeklinde düşünmek yerine “kimse yapamamış olsa da ben deneyeceğim, ilk yapan ben neden olmayayım” şeklinde düşünceler, yola çıkmamızı sağlar.
“Bekleyen koşandan daha çok yorulur. Koşanın ayakları yorulur, biraz da nefesi. Bekleyenin ise ömrü, ruhu, canı, ayakları, beli, boynu, gözleri, nefesi, her yeri.....”




Yorumlar