Her insanın hayatında dönüm noktası diyeceği bir yaş, bir olay mutlaka olmuştur. Ancak bu dönüm noktasının hangi dönemde olacağı kişiden kişiye değişir. Benim için dönüm noktası olgunluk dönemime denk geldi.
Ne yapmak istediğimi, geleceğimi daha net planlamayı, zevk aldığım şeylere daha fazla zaman ayırmayı bu yaşımda keşfettim. Hani derler ya yaşlanmak mı yaş almak mı? Ben yaş almayı seçtim ve öğrenmenin, kendine yeni şeyler katmanın, hayallerinin peşinde koşmanın yaşı olmadığını anladım. Bu dünyaya küçük bile olsa bişeyler katmak, başka hayatlara dokunmak istediğimi keşfettim.
Hayat söylenildiği kadar kısa değil aslında, doldurmayı beceremediğimiz için kısa hissediyoruz. İnsanın en büyük bahanesidir zamansızlık ve yaş ilerledikçe, gerek çevre gerekse sorumluluk baskısıyla hayaller ya ertelenir ya yok sayılır. Ama öyle bir an gelir ki, işte dönüm noktası dediğimiz an, artık hayal kurmakla gerçekleşemeyeceğini farkeder insan ve adım atar.
Hayale doğru atılan her adımda daha da güçlenir insan. İnancı ve cesareti artar. Bu çaba kişiye huzur ve mutluluk verir. Sonuç ne olursa olsun keşke demez. İşte bu yüzden keşke dememek için o adımı atmak gerekir. Ben yaşlanmıyorum, yaş alıyorum ve hayallerimin peşinde koşuyorum, kendimi eğitiyorum, yazıyorum, paylaşıyorum, okuyorum, izliyorum, başka hayatlara dokunmaya çalışıyorum.
Herkesin hayallerinin peşinde koşması dileğiyle...
Sevgili Tuba, yazılarınızın kurumsal hayat tecrübenizi yansıtış şekli, herkesi içine alacak güçte net ve sade bir anlatım. Sıcak ve pozitif yaklaşım ile mesajı verdiğiniz cümlelerinizi tamamlayıp sona geldiğimde, yüzümdeki gülümseme neredeyse her yazınızda yaşadığım bir süreç oldu. Heyecanla beklediğim yeni yazılarınızla buluşmak dileği ile...